Kudret Sabancı’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ve 1 Mart tarihinde vizyona girecek olan “Ahmet’in Türküsü” filmi hakkında tartışmalar bitmiyor. Ahmet Kaya’nın Türkiye’ye dönüş hikayesini, Paris’te yaşadıklarını ve hayatındaki dönüm noktalarına odaklanan ve başrollerinde Celil Nalçakan ile Ezgi Şenler’in yer aldığı film için daha önce Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya Hayaloğlu bir açıklama yaparak filmin Ahmet Kaya ve sevenlerine saygısızlık olduğunu öne sürdü.
Filme dair yeni bir açıklama ise yapımda Ahmet Kaya’yı canlandıran oyuncu Celil Nalçakan’dan geldi. Nalçakan sosyal medya platformu Instagram üzerinden filmin fragmanını paylaştı. Nalçakan paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Ve fragman yayında… Bu vesileyle, bir iki kelâm etmek isterim… Konuşulan, tartışılan konuların çok uzağındayım. Ben bir oyuncuyum. Yapmayı en sevdiğim ve profesyonelce hakim olduğum işim bu. Ve bir Ahmet Kaya hayranıyım. Belgeselini yüzlerce kez izleyecek, tüm şarkılarını ezbere bilecek kadar… Bu minvalde, muhattabı olduğum tek mesele, altından kalkması hiç kolay olmayan bu rol ile ilgili eleştirileriniz ve beğenilerinizdir. Sonsuz sevgi ve saygılarımla. 1 MART ta kavuşmak üzere…”
EŞİNİN İTİRAZI
Filmin vizyona girmesinden ünlü sanatçının ailesi ve varisleri hoşnut değilken Gülten Kaya ve ailesi filme dair açıklamada bulunmuştu. Filmin Ahmet Kaya ve sevenlerine saygısızlık olduğunu dile getirilen açıklamada Ahmet Kaya’nın biyografik film furyasının içerisine zorla dahil edildiğini söylemişti. Açıklama şu şekildeydi:
“Aramızdan 24 yıl önce ayrılan ve iradesini bizlerin temsil ettiği sanatçı Ahmet Kaya hakkında yapıldığı iddiası bulunan, adına ‘film’ demekten hicap duyduğumuz, başta sanatçının kendisine ve tüm sevenlerine yapılmış bir saygısızlık olarak gördüğümüz bu ticari projeyi asla desteklemediğimizi kamuoyunun dikkatine sunuyoruz…
Sevenlerini, sanatçının sesini ve herhangi bir eserini içerisinde barındırmayan ya da hayatına dair herhangi bir doğru bilgiyi kendileriyle buluşturamayacak olan bu ‘kurmaca’ kandırmacasına karşı dikkatli olmaları için uyarmak isteriz…
Sanatçının itibarını ve değerlerini yok sayarak, yalnızca ismi üzerinden maddi kazanç sağlama gayretinde olan; fikrine, duygusuna, eserlerine, sevenlerine, ailesine, evlatlarına, ideallerine yüz çevirerek vahşi bir piyasa çarkının ve ‘biyografik film’ furyasının içine Ahmet Kaya’yı da zorla dahil etmek isteyen bu kişileri tanıyınız…
Değerli Ahmet Kaya sevenleri, dinleyicileri; sizlere ‘Ahmet Kaya Filmi’ gibi tanıtılan bu ticari sömürü araçlarına itibar etmeyiniz. Ahmet Kaya’nın kısacık ömrünün ağır ve hazin hikayesini barbarca araçsallaştıranlar, çöküşteki kariyerlerini Ahmet Kaya ismi üzerinden yeniden kurmaya çalışan kurnaz tüccarlardır. Bir yaşamı bütünüyle algılayıp seyirciye öyle aktarmak gibi hakiki ve esas dertlerden uzak, arama motorlarından edinilmiş yanlış bilgi kırıntılarından senaryo üretebilecek kadar amatör olan ve sinema sektörünü giderek bayağılaştıran bu tüccarların ve ticaretlerinin miadı nihayet dolduğunda, muhakkak gerçek bir Ahmet Kaya filmi yapılacaktır ve o haberi de sizlerle ilk paylaşan yine bizler olacağız”
DAHA ÖNCE DE DAVA AÇMIŞTI
Sanatçı Ahmet Kaya’nın mirasçıları olan GAM Müzik ve eşi Gülten Kaya Hayaloğlu, bir süre önce Ahmet Kaya’nın yaşam öyküsünü ele alan bir başka film “İki Gözüm Ahmet”e karşı yasal işlem başlatmışlardı. Bu dava, filmin yönetmeni Gani Rüzgar Şavata’ya karşı açılmıştı. Kaya Hayaloğlu tarafından yapılan açıklamada, Ahmet Kaya’nın hayatını ya da eserlerini konu alan herhangi bir projeye onay verilmeyeceği ifade edilmişti.
SONER YALÇIN DAHA ÖNCE YAZMIŞTI
Odatv Genel Yayın Yönetmeni Soner Yalçın “İki Gözüm Ahmet filmine karşı verilen “filmin sinema, internet veya televizyonlarda yayınlanmasını durdurulması” kararını 14 Şubat 2020 tarihli “Ahmet Kaya filmini yasaklatmak da nedir” başlıklı yazısında şu ifadelerle değerlendirmişti:
“Ahmet Kaya değerli sanatçımız.
Ailesi hepimize emanettir; her daim incelik gösterip, hiçbir zaman incitmeyeceğiz kuşkusuz.
Ülkemizdeki milyonlar gibi ailenin, Ahmet Kaya’yı idealleştirmesini, ayrıcalıklı konuma yükseltmesini anlarım.
Filme yönelik ahlakçı bakış açılarını kabul edebilirim. Bu duruş, politik doğruculukla mücadele etmemek anlamına gelmiyor.
Burada şu mesele ortaya çıkmıyor mu: Düşünce özgürlüğü!
Sinema kurgu sanatıdır; inandırıcı, doğrucu olmak zorunda değildir; ‘Fotoğraf gerçektir, sinema ise saniyede yirmi dört kere gerçektir.’
Sinemayı gerçeklik üzerinde eleştiremezsiniz; düşler şerididir.
Biliriz ki, biyografik hakikat diye bir şey yoktur. Hele hele senarist- yönetmen, aileyle aynı görüşte olmak zorunda mı? Öyle olsaydı bir çırpıda aklama gelen; James Brown, Billie Holiday, John Lennon, Jim Morrison, Edith Piaf, Ray Charles, Bob Marley, Freddie Mercury gibi şarkıcıların filmleri yapılabilir miydi?
Sadece iyi film-kötü film vardır. Ahmet Kaya’nın bir değil, bin filmi yapılmalı. Kuşkusuz kimi çöp kutusunu boylar, kimi sanat eseri olarak anılır; ve bunun kararını ancak tarih verir…
Yazının girişinde bu sebeple sinema sektörü temsilcilerine sordum. Sessizliği kırmak zorundalar. Mahkeme kararı sansür değil mi? Ya bu karar emsal olursa?
Sonuçta:
‘İki Gözüm Ahmet’ filmine gider miydim, tanıtımlarından anladığım kadarıyla hiç sanmam. Ama bu tavrım sinema özgürlüğünü savunmayacağım anlamına gelmez!”
CEM KARACA FİLMİNE DAİR TARTIŞMALAR
Öte yandan yakın bir zamanda Cem Karaca’nın hayatını anlatan “Cem Karaca’nın Gözyaşları” filmi için,Karaca’nın oğllu Emrah Karaca ve eşi İlkim Karaca telif hakları konusunda kavgaya tutuşmuştu. Film daha vizyona girmeden, İlkim Karaca kendisinden izin alınmadan çekildiği gerekçesiyle, film izleyicilerle buluşmadan önce gösterimin durdurulması için İstanbul Fikri ve Sınai Haklar ve Hukuk Mahkemesi’nde yapımcı şirket Aytaç Medya Film Dizi Müzik Yarışma Yapımları’na dava açmıştı. Talebi 3 kez kabul edilmeyen İlkim Karaca, film gösterime girdikten sonra da mahkemeye başvurmuştu. Açıklanan ara kararda ise bu kez filmin gösteriminin durdurulmasına karar verilmişti.
Daha sonra ise İlkim Karaca’nın, filmin gösterimden kaldırılması için mahkemenin belirlediği 3 milyon 500 bin TL’lik teminatı yatırması sonrası film vizyondan kaldırılmıştı.