Hacı Yakışıklı, tv100’de bugün yayınlanan “Pierre Loti Tepesi’nin ismi değişsin” başlıklı köşesinde yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. “İstanbul’un en güzel yerlerinden birindeki tepenin adı niçin Pierre Loti?” diyen Yakışıklı, “1934’e kadar “İdris Köşkü Tepesi” olan bu yerin ismi neden 1915’teki savaşta Fransa saflarında yer almış bir rütbeli Albay olan Loti’ye dönüştürülür?” sorusunu yöneltti.
“PIERRE LOTI’YE Mİ KALDIK”
Tepenin isminin “Eyüpsultan Tepesi” olması gerektiğini savunan Hacı Yakışıklı, “Dilerseniz “Sevdalılar Tepesi, Şairler Tepesi, Sanat Tepesi” olsun. Bir Fransız Subayı’nın ismi ebediyen neden en güzel tepeye veriliyor? Üstelik gerçek ismi Pierre Loti değil; “Louis Marie Julien Viaud” onun gerçek adı. Türk dostu olduğu söyleniyor imiş! Peki, Türkler’in hiç mi dostu yok da Pierre Loti’ye kaldık?” satırlarını yazdı.
“Bizde “De Gaulle Caddesi” var, ama Fransa, Almanya, ABD, Hollanda gibi ülkelerde “Fatih Sultan Mehmet, Ecevit, Erbakan” gibi cadde isimleri yok! Ülkemizin Başkent’inde Simon Bolivar Bulvarı, Konrad Adenauer Caddesi, Mahat Magandi Caddesi, John Kennedy Caddesi, Dö Gol (De Gaulle) Caddesi, Alexander Dubçek gibi caddeler var.” diyen Yakışıklı, şunları kaydetti:
“O TEPEYE ÇIKARKEN MEZARLIKTAN GEÇİYORUZ”
Nazım Hikmet onun; “Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan” bir burjuva olduğunu söyler. Üstelik ona “şarlatan” diyerek “Ne domuz bir burjuvaymışsın meğer” diye seslenir.
1800’lü yıllarda maalesef, “Batı’da terakki var kardeşim, adamlar yapmış” falan diyerek “mağlubiyet fikrine” adeta gark olduk.
“Kendimiz olmaktan çıkarak ve başkalarına benzeyerek” çağdaş medeniyetler arasına gireceğimizi sandık.
Lawrens’ların cirit attığı ve izlerin birbirine karıştığı günlerde Pierre Loti gibi isimleri meclislerde, saraylarda ağırladık. Niçindi? Acaba bir Fransız subayını yakınlarda tutarak neler çevrildiğini öğrenmek için mi?
Yetkililere sesleniyorum.
Bu Pierre Loti’yi neden İstanbul’un en güzel tepesinde ölümsüzleştirme ihtiyacı duyuyoruz.
Üstelik o tepeye çıkarken mezarlıktan geçiyoruz.
Eyüp Sultan Mezarlığı’nda devlet yöneticileri, kumandanlar, hanım sultanlar, İslam, tasavvuf, ilim, fikir, sanat adamları, şairler ve niceleri yatıyor.
Necip Fazıl Kısakürek, Rasim Özdenören, Yavuz Bahadıroğlu, Mareşal Fevzi Çakmak, Ahmet Haşim, Ali Kuşçu, Mahmud Esad Coşan gibi adını saymakla bitiremeyeceğim çok kıymetli isimlerin kabirleri burada…
Geçtiğimiz günlerde vefat eden Alev Alatlı da buradaki Mihrişah Valide Sultan Haziresine defnedilmişti.
BRÜKSEL’DE “ULUBATLI HASAN TEPESİ” Mİ VAR?
Sen bunca ismi bırakıp bir Fransız Subayı’nı tercih et…
Birileri, “Resmen Pierre Loti Tepesi diye yer yok” diyebilir.
Tepeye çıkan teleferik hattı, “Eyüp-Piyer Loti” ismini taşıyor.
Paris’in en güzel yerine “Yunus Emre Caddesi” ismi mi verildi?
Münih’te en uzun caddenin adı “Sokullu Mehmet Paşa” mı?
Brüksel’de “Ulubatlı Hasan Tepesi” mi var?
Bu düşüncem sadece “Pierre Loti Tepesi” için değil ülkemizdeki tüm yabancı cadde, sokak isimleri için geçerlidir.
PIERRE LOTI TEPESİ
İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde Haliç’e nazır bir tepe olan Pierre Loti Tepes, adını, 1876 yılında İstanbul’a gelerek buraya yerleşen ve sık sık bu tepedeki bir kıraathaneye gelmesiyle tanınan Fransız roman yazarı ve doğu bilimci Julien Viaud’dan (diğer adıyla Pierre Loti) aldı.
Daha önce tepenin adını Eyüpsultan Tepesi olarak değiştirmek amacıyla belediye meclisine sunulan öneri pek çok çevreden büyük itirazlar görmüş ve belediye meclisince reddedildi. Tepe ve burada bulunan aynı adlı çay bahçesi İstanbul’a gelen turistlerin de sık sık ziyaret ettiği bir yer olarak biliniyor. Tepeye teleferik ile ulaşılabiliyor.