TÜSİAD, 45 yıl önce askeri diktatörlüğün suç ortağıydı.
Şimdi seçimli otoriter rejimin mağduru.
İktidarı eleştirdiği için azılı bir suçlu gibi adliye koridorlarında dolaştırılan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, 12 Eylül’ü sosyalist bir genç olarak karşılamıştı.
Turan, dün cuntanın sakıncalı listesindeydi.
Bugün AK Parti’nin…
Dün gözaltına alınmak için en azından solcu veya sağcı olmak gerekiyordu.
Bugün iktidarı eleştirmek yetiyor.
Hangisi yanıltıcı bilgi?
Söyler misiniz, hangisi yanıltıcı bilgidir?
Bolu faciasından sonra hiçbir yetkilinin istifa etmediği gerçeği mi?
CHP’li ve DEM’li belediyelere kayyum atanmıyor mu?
Ümit Özdağ, cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınıp Kayseri Olayları’ndan tutuklanmadı mı?
Bir astrolog Erdoğan ve Bahçeli’nin sağlığı hakkında kötümser tahminde bulunduğu için cezaevinde değil mi?
Suat Toktaş’ın içeri atılması…
Teğmenlerin kapı önüne konması mı, yanıltıcı bilgi?
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras’ın bütün suçu, 85 milyonun şehadet ettiği gerçekleri dile getirmek. Gözaltına alınmaları, eleştirilerinde ne kadar haklı olduklarını ispat ediyor.
Ne istiyorsunuz?
TÜSİAD sussun, sadece TÜRGEV ve TÜGVA mı konuşsun?
Erdoğan, her muhalife ağzına geleni söylesin…
Özel, kendisini savunmasın mı?
Halil Konakçı camide, Melih Gökçek sosyal medyada hakaret etsin…
Özdağ, yanıt vermesin mi?
TRT, CNN Türk ve A Haber propaganda yapsın…
Halk TV kararsın mı?
Açıkça söyleyin.
Türkiye’yi Türkmenistan’a mı çevirmek istiyorsunuz?
Yargıya iki müdahale
Yargıyı etkileme suçu nasıl işlenir?
Yargının siyasal operasyonlar için kullanılmasına itiraz ederek mi?
Yoksa muhalefeti bastırmak için siyasallaşmış yargıyı devreye sokarak mı?
13 Şubat’ta TÜSİAD Genel Kurulu’nda Turan ve Aras’ın yaptığı açıklamalar Erdoğan’ın sahte cennetine çizik attığı için, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattı.
Operasyon için 19 Şubat günü beklendi.
Erdoğan’ın “Haddinizi bileceksiniz” sözü talimat kabul edildi.
Nasıl İmamoğlu’na konuşması biter bitmez soruşturma açıldıysa…
Bu kez de Erdoğan kürsüden iner inmez Turan ve Aras’a polis gönderildi.
Bu, yargıyı etkilemek değil de nedir?
İkinci müdahale adliyede gerçekleşti. Turan’ın savcılığa bir eli cebinde girmesi Erdoğan’ı öfkelendirdiği için misilleme yapıldı. Turan ve Aras, savcılıktan hakimliğe polisler eşliğinde götürüldü. Gazeteciler davet edilerek, bu ‘geçiş törenini’ çekmeleri sağlandı.
Sanırsınız…
15 Temmuz bombacıları teşhir ediliyor.
Bakan Tunç, sıvıyor
İki işadamı yurt dışına çıkış yasağı konularak, serbest bırakıldı. Yöneltilen suçlama, iktidarı eleştirmek dışında ‘suç’ işlemediklerinin itirafı aslında.
O da suçsa tabi!
Karardan:
“Basın marifetiyle bilgi sahibi oldukları ve içeriği itibariyle bir bilgilerinin olmadığı olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon…”
“Erdoğan’dan başka kimse yargıya telkinde bulunamaz” deyin; siz de kurtulun, biz de!
Dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çıktığı bir kanalda, Turan ve Aras’ın gözaltına alınmadığını iddia ederek, “Soruşturma Cumhurbaşkanımızın konuşmasından önce başlamıştı. İfade alma, düne denk geldi” dedi.
Bakan bey, bu sözlere inanıyor mu?
Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın sözcüsü gibi konuşuyor.
Sıvadıkça sıvıyor.
Dünyaya Mehmet Şimşek anlatsın…
Artık bu saatten sonra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek için ne dese boş!
Dün Türkiye-Katar Karma Ekonomik ve Mali Komite Toplantısı’nda, Şimşek’in önüne TÜSİAD Olayı getirilmiştir diye düşünüyorum. Katar sermayeli QNB Türkiye’nin Yönetim Kurulu Başkanı Aras’ın fotoğrafları Şimşek’e illa ki sorulmuştur.
Şimşek, ne söyledi acaba?
Yatırımcılarla buluşmalarında Türkiye’de mülkiyet hakkından, ifade hürriyetinden rahat rahat söz edebilecek mi?
Turist bile çekinir
Erdoğan’ın çevresindeki, kimilerine kamu kaynaklarını tahsis ettiği yandaş patronlar bütün sermaye ve yatırımlarını kaçırırken, Turan ve Aras’ın kabahati Türkiye’de kalmak mı?
Artık hangi işverene “Durun, gitmeyin, mülkiyetinize ilişilmeyecek” diye teminat verebilirsiniz? Hangi yabancıyı “Türkiye’de hukuk var” diye ikna edebilirsiniz ki?
Değil yatırımcı, turistin bile gelmeye çekinir.
İmamoğlu korkusu
TÜSİAD soruşturmasının arkasında AK Parti’yi seçeneksiz ve Erdoğan’ı rakipsiz bırakma maksadı yatıyor.
Sanırım, TÜSİAD’ı motive eden kudretin İmamoğlu olduğunu düşünüyorlar. Çünkü Erdoğan, TÜSİAD’ı hedef alan konuşmasındaki şu cümlelerde İmamoğlu’nu ima ediyor:
“Türkiye’nin terör örgütleriyle iltisaklı veya yolsuzluk batağına saplanmış, kendi ayıbını örtmek için sağa-sola taşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın TÜSİAD dahil, yürüttüğü tüm soruşturmalarının ortak hedefi, bu paragrafta itiraf ediliyor. Erdoğan, “Böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek” derken, iktidar değişikliğine izin vermeyeceklerini söylüyor.
Sendikacı Türkmen’in tutuklanmasını patronlar mı istedi?
İstanbul’da ‘Patronlar Klübü’ hedef olurken…
Gaziantep’te sendikacı Mehmet Türkmen tutuklandı.
Bağımsız Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (Birtek-Sen) Genel Başkanı Türkmen, düşük ücretlerle çalışan binlerce işçiyi harekete geçirmeyi başarmıştı. İşçiler art arda iş bırakıyor, fabrikalar kaynıyordu.
En son Canan Tekstil’de işletme şefiyle kavgasından biliyoruz, Türkmen’i.
İşletme şefi, “Sen bir yevmiyenin peşinde koşan adamsın” diye aklı sıra Türkmen’i aşağılıyordu.
Sanki yevmiyeli çalışmak suçtu, ayıptı.
Valilik, Türkmen’le başedemeyince 13 Şubat’ta 15 gün gösteri ve eylemleri yasakladı.
Türkmen, yasağı dinlemeyince 16 Şubat’ta iş ve çalışma hürriyetinin ihlali iddiasıyla gözaltına alındı.
Emniyet’te Türkmen’e “Hava buz gibi. Saat 00.40. Şireci ayakta! Direnenler de var bu havalarda. Şubat’ı ısıtanlar, geceyi aydınlatanlar. Şireci işçileri patrona ait Sırma Halı Fabrikası’nın işçilerine sesleniyor: Sırma dışarı! Başpınar uyuma, ekmeğine sahip çık” şeklindeki paylaşımı soruldu.
Türkmen, şöyle dedi:
“Düşük ücrete karşı başlayan iş bırakma eylemi işçilerin kendi iradesi ve kararıyladır. Biz desteğe gittik. Bu fabrikalarda sendikamız yetkili değildir. İş bırakmaya çağrıda bulunmamız teknik olarak mümkün değildir. İşçilerin zam için ve ağır çalışma koşullarına yönelik taleple greve çıkması haktır. Mala veya cana karşı zarar vermeye veya çalışmak isteyeni engellemeye yönelik tek bir eylem yaşanmamıştır. İşçilerin eylemini suç gibi değerlendirmek köle olduğunu kabullenmektir.”
Valiliğin yasak kararından sonra Türkmen’in “13 Şubat Perşembe günü saat 12’de Çelikaslan Tekstil Fabrikası önünde buluşuyoruz. Madem onlar bizi her fabrikada bölmeye ve ezmeye çalışıyor, o zaman biz de bütün işçiler olarak birleşelim. Tek ses olacağız” paylaşımı soruldu.
Türkmen, şöyle dedi:
“Valiliğin kararı anayasaya ve hukuka aykırıdır. İşçilerin grevleri yasaklamayı gerektirecek hiçbir suç barındırmadığı gibi kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edecek bir olay yaşanmamıştır. Barışçıl iş bırakma eylemleridir. Bu karar patronların isteği üzerine verilmiştir. 15 Temmuz’da demokratik rejimi ve anayasal hakları oradan kaldırmaya dönük girişime karşı sokağa çıkmak ne kadar meşru ise valiliğin hukuksuz kararına karşı sokağa çıkmak da o kadar meşrudur.”
Türkmen, şuç işlemeye tahrik savıyla Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı.
More Stories
SYS Grup, IDEX 2025’te Stratejik Anlaşmalar İmzaladı
Erzurum’da yolcu otobüsü devrildi: Çok sayıda yaralı var
MHP’nin ‘askıda buğday’ projesi: İktidarı utandıran bir kampanya